Herkese merhabalar, yeni bir doğa ve kamp videosu ile karşınızdayım. Bu kampımda ıssız ormanda doğada tek başıma kaldım. İzmir'de bulunan Balçova Terapi Ormanı'na il...
Çamkoru Sonbahar Kampı
Merhaba arkadaşlar geçtiğim yılda sonbahar mevsiminde yapmış olduğumuz Çamkoru Sonbahar Kampında yaşadıklarımı sizlere anlatacağım. Çamkoru Tabiat Parkı, Çamlıdere ilçesi sınırları içinde, Ankara'nın 110 km kuzeybatısında bir tabiat parkıdır. Tabiat parkında ayrıca Çamkoru Gölet'i bulunur. 215 hektar büyüklüğünde olan tabiat parkını Eski Ankara-Bolu devlet karayolu park sahasını ikiye bölmektedir. Doğası ile kendisini büyülemektedir. Ankara'da olup ilk defa gelenlerin söyleyeceği tek şey "Ankara'da böyle yer var mıymış ya" olacağına eminim. Kampımızı 04-05 Kasım 2018 tarihlerinde bir gece kalacak şekilde yaptık.
Çamkoru Tabiat Parkı
Gelelim bizim bu kamp yolculuğuna... Kampa gitmeye bir iki gün önce karar vermişler olarak biraz apar topar bir kamp planı oldu. Bir bakıma doğaçlama olması güzel oluyor fakat doğada ihtiyacınız olabilecek bir şeyin yanınızda olmaması sizi zor duruma sokabiliyor. Neyse kamp arkadaşım Uğur ile kararlaştırdık. Gerekli olabilecek şeyleri hazırlayıp cumartesi günü sabah yola koyulduk. Ulus'a gelip Kızılcaham dolmuşlarına binecektik fakat Kahramankazan ilçe dolmuşçularından biri bu yakından geçer Kızılcahamam dolmuşuna geçersiniz diyerek bize bir bakıma yalan söyledi. Oysaki direk giden Kızılcahamam dolmuşu vardı. Ben bunu bilmeme rağmen sesimi çıkarmadım. Otobüse bindik 10 dk sonra bizi Kızılcahamam dolmuşuna bindirdi. Ödeme sırasında durumu anlattık muavin anlayışlı davranarak ücretin yarısını aldı. Bilet ücretleri 8 Tl. Sonrasında biraz trafikten sonra Kızılcahamam'a geldik. Bizim asıl planımız Soğuksu Milli Parkı'nda kamp yapmaktı. O yüzden yiyecek içeceklerimizi aldık Soğuksu'ya geldik.
Güvenlik görevlileri ile kamp yapmak istediğimizi söyledik onlarda yasak olduğunu söylediler. Milli park yönetimi ile konuşabileceğimizi söyleyip bizi yönlendirdiler. Vardığımızda içeride bir bayan vardı durumu anlattık o da yasak olduğunu söyleyip yapabilecekleri bir şey olmadığını söyledi. Bunu üzerine bizde ister istemez bir kırgınlık oldu. Ne yapabileceğimizi sorduktan sonra Çamkoru Tabiat Parkı'na ya da Şahinler Tabiat Parkı'na gidebileceğimizi söyledi. Ulaşımı sorduğumuzda ise oldukça uzak olduğunu söylediler. Biz bunu duyunca da üzüldük. O saatten sonra yapabileceğimiz bir şey yoktu. Bayan OGM'de görevli olan Kemal abiye durumu anlattı. Onun da o güzergâhta gideceğini söyledi biraz beklerseniz onunla gidebilirsiniz dedi. Biz bu duruma çok sevinerek bekleyip yola koyulduk. Kızılcahamam dağlarına arabayla çıkıp çam çıralarını arabaya yükledik. Sonrasında Kemal abinin köyü olan Ciğirler köyüne gittik. Evine çıraların bir kısmını bıraktık. Komşularından bazılarına da çıra dağıttık. Köyden işimiz bitince Çamlıdere'ye doğru devam ettik.
5-6 km yol gittikten sonra Çamkoru Tabiat Parkı'na geldik. Girişte Kemal abi kamp yapacağımızı güvenlik görevlilerine anlattı. Güvenlik görevlileri kimlik bilgilerini, iletişim bilgilerini aldıktan sonra parka giriş sağladık. Kemal abi ile vedalaştık. Buraya gelene kadar çok yardımı oldu. Kamp için yer bakınırken görevliler ile biraz muhabbet ettikten sonra eşyalarımızı bırakıp odun toplamaya başladık.
Ben odunları toplarken Uğur ateşi yakmaya başladı. Sabahtan beri bir şey yememiştik. Karnımızı doyurmanın derdindeydik. Ateşi yaktıktan sonra ocak başına geçip bir güzel menemen yaptım.
Menemenin ardından hızlıca sucukları pişirdik masamızı hazırladık. Sonuç olarak görüyorsunuz. Tabakları idareli kullanmamız gerektiği için çam kabuklarından yağabileceğimiz aklıma geldi. Bir güzel yıkayıp tabak olarak kullandık. Hem otantik hem güzel oldu.
Karnımızı bir güzel doyurduktan sonra eşyalarımızın bir kısmını bıraktık. Ben ne olur olmaz diye sırt çantamı çadırı ve matı aldım. Ardından düştük yollara. Ormanın büyülü sesi, huzur dolu ve rahatlatıcı bir havası vardı.
Ormanın derinliklerine doğru biraz yürüdükten sonra tekrar yola çıktık. Yolda bir grup orta yaşta kişiler vardı. Grubun yöneticisi olan adamın biriyle tanıştık. Hacettepe Üniversitesi'nde Fizik Profesörlüğü yapıyormuş. Biraz muhabbet ettikten sonra yolumuza devam ettik. Yolda kuş burunu ağacına rastladım. Hemen gidip bir avuç topladım. Yolda giderken ara ara yiyordum. Küçük bir tepeye vardığımda aşağı doğru bakarken önümden kocaman bir tavşan kaçarak uzaklaştı. O kadar büyük bir tavşan ilk defa görmüştüm. Biraz koştuk ama bir daha göremedik. Sonra en büyük tepeye doğru yol aldık. Giderken asaya benzer bir sopa bulduk. Tepedeki tek ağacın orada durup etrafı izledik. Uzaktan baktığımda ilk gözüme çarpan bu ağaçtı. Tek ve devasa olmasıyla sanki büyülü gibiydi.
Tepenin diğer tarafına vardığımızda ise bizi göl bekliyordu. Ormanlık alanda gölün olması ayrı bir manzara katmış. Balık tutmayı sevenler için söyleyeyim gölde balık tutmak yasak bilginiz olsun.
Hafif bir rüzgâr sesiyle manzaraya karşı bir taşın üzerinde oturduk. Telefon görüşmelerimizi yaptık. Belli bölgelerde telefon çekiyor. O yüzden arayacaklarınız olursa telefonun çektiği yerde fırsatı değerlendirmelisiniz.
Bu da tepedeki Uğur'la çekildiğimiz öz çekimimiz. Kamp macerası boyunca beraberdik.
Yürüyüşümüzü buradan bırakıp biraz sola dönerek daire şeklinde yürüyüşümüzü tamamlayıp eşyalarımızı alıp çadır kurmak için başka bir alana geçtik. Kamp kuracağımız alanın yakınında bir topluluğun kampı vardı. Meğerse Ankara Üniversitesi Genç Yeşilay İzci Grubu'ymuş tabi biz bunu gece öğrendik. O konuya gelmeden önce çadırımızı uygun bir yere kurduk. Çadırın az da olsa soğuğu ve nemi kesmesi için altına çuval poşet tarzı şeyler serdik. Kamp çadırımız gece için artık hazırdı.
Çadırımızı kurduktan sonra eşyalarımızı yerleştirdik. Çöplerimizi de bir poşet ayarlayarak içine attık. Doğayı koruma konusunda dikkatli olalım. Doğaya ayak izimizden başka bir iz bırakmayalım. Tabi uzun yürüyüşün ardından acıktık. Yemek için ve gece ısınmak için odun toplamaya başladık. Odunları olabildiğince çok toplayın gece tekrar odun toplamak zorunda kalmayın. Küçük bir yerde ateş yakarak yemek için hazırlıklara başladık. Akşam yemeğimizde tavuk sote vardı.
Doğada tavuk sote nasıl yapılır derseniz tavaya çok az yağ koyun ardından orta büyüklükte küp şeklinde doğranan tavuklarınızı atın, beyazlaşıp hafif suyunu çekene kadar kavurun. Ardından önceden doğramış olduğunuz biberleri atın az daha kavurunca doğramış olduğunuz domatesleri atın. Tabi soğanınız varsa domatesten önce onu atmanız iyi olacaktır. Tuzunu da attıktan sonra biraz daha pişince yemeye hazır. Güzel olmama lüksü yok emin olun dağda her şey size güzel gelir. Afiyet olsun.
Yemeğimizi bir güzel yedikten sonra bulaşıkları yıkadık. Sonra da büyük ateşimizi yakmaya başladık. Ateşimizin yanına bir de çaydanlığımızı koyduk. Sonra muhabbet sohbet. Odunumuz azalmaya başlayınca tekrar odun toplamak için çıktık. Bu sırada Uğur yandaki gruptan birinin gelip bizim kamp kurduğumuz alanın etrafını dolaştığını sonrasında aralarında oraya kamp kurmuşlar diye lafın duyulduğunu söyledi. Bunun üzerine gidip konuştuk. Etkinlikleri olduğu için o alanı kullanıyorlarmış bizde kullanabilirsiniz rahatsız olmayız dedik. Onlarda sizde misafir olarak bize katılın dediler. Sonrasına geriye döndük. Oturduk ateşin başında.
Ateş başında muhabbet, bir yandan çayın fokurdaması, yukarıya baktığınızda muhteşem yıldızlar. Şehirde yaşaya yaşaya insanlar yıldızları göremez olduğunu düşünüyorum. Hatta yıldızların kayışına bile şahit oldum. Uzun zamandır görmeyi beklediğim zamanlardı.
Tabi çayımızı içtik ama soğuk havada çay güzel olduğundan tekrar demledik. Sonra tatlı bir şeyler yemek adına ateşte ısınan muz üstünde petitö ayıcık yaptım. Nasıl yapılır derseniz muzun içe doğru olan kabuğunu soyun petitö ayıcıkların dik durması için bıçakla küçük kesikler atıp petitö ayıcıkları yerleştirin. Sonra ateşe koyup eriyişlerini izleyin. Ardın tadına baktığınızda ne kadar güzel olduğunu anlayacaksınız.
Gecenin ilerleyen saatlerine doğru izci grubu gelip toplandılar. Şarkılar söylediler. Biz oturup izledik. Sonrasında onlara katıldık. Tesadüfen izcilere denk gelmiş olmam benim içimdeki izcilik ateşini tekrar canlandırdı. Döndüğümde ilk işim GUİG ile iletişime geçip izcilik grubuna dâhil olmak olmuştu. Hatta şuan Gazi Üniversitesi İzgi Grubu Kaplumbağa ekibi üyesiyim.
Kamp ateşleri ise çok güzeldi. Piramit tarzında güzel bir görüntüsü vardı. Hatta bu ateş başında izci lider değişimine de tanıklık ettik. Kamp ateşinin küllerinden yüzlerine sürmüştü. Bu duruma tanıklık ettiğim için çok mutluydum.
Ardından izci ekiplerinden kısa skeçler izledik. Farklı türde oyunlar oynandı. Çok güzel bir gece geçirmiştik. Saat 2'ye doğru ateşimizi kontrollü şekilde söndürüp yattık. Sabah uyandığımızda sanki kar yağmış gibiydi.
Sabah ilk iş olarak odun topladık ardından nasıl döneceğimiz hakkında birileriyle görüştük. Tekrar geri dönüp kahvaltı için hazırlıklara koyulduk. Menemen yanında çaydanlığı da koyup güzel bir kahvaltı daha yapalım dedik.
Karnımızı doyurduktan sonra eşyalarımızı çöplerimizi topladık. Bu süreçte ben çadırı güneşe çıkardım sabah uyandığımızda nemlenmişti. Olabildiğince kuru şekilde toplayıp taşımanızı öneririm yoksa ömrü kısa olacaktır. Mekandan son ayrılış pozumu da vererek çıkışa doğru ilerledik.
Çıkışta güvenlikten bilgi aldık fakat pek olumlu sonuç çıkmadı. Biz de asfalt yola yürüyüp otostop çekmeye karar verdik. Tam asfalt yola varmak üzereyken arkadan araç geldi. Durup nereye gideceğimizi sorarak bizi aldı. Az ileride bırakacaktı bizi, dağdan su almak için işçileri alamaya gidiyormuş. Sonra bizi orada bırakmayıp dedi hadi sizi Kızılcahamam yoluna giden yol ayrımına kadar bırakayım diyerek kendi işini bırakıp bizi Kuşçular köyünün yakınındaki yol ayrımına bıraktı. Yolda jandarma çevirme yapıyordu. Jandarma nereye gideceğimizi sordu bizde Ankara'ya gideceğimizi söyledik. Jandarmanın orada olmasını fırsat bilerek otostopta arabalar yavaşlayacağını düşündük. Yaklaşık 10 dk'ya kadar 3 araç falan geçti. Sonuncu araba sağ olsun bizi aldı. Tanışıp konuştuktan sonra Kızılcahamam'a yola koyulduk. Bizi otogara bırakıp yoluna devam etti. Oradan da Ankara'ya bilet alarak dönüşümüzü sağladık. Biletlerin ücreti de 8 Tl.
Kısa ama bir o kadar keyifli bir kampın daha sonuna gelmiş olduk. Bu kamp tecrübemi sizlerle paylaştığım için çok mutluyum. Eğer hala kamp yapmadıysanız en kısa zamanda denemelisiniz.
Umarım yazımı beğenmişsinizdir. Merak ettikleriniz için iletişim formundan ya da sosyal medya hesaplarından bana ulaşabilirsiniz. İyi kamplar.
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız. Giriş yapmak için tıklayınız.